06 Temmuz 2021 tarih ve 31533 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 78 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi üzerine,



 

Teftiş, yapılan bir etkinliğin, bir girişimin, bir programın arzu edilen hedefinin gerçekleştirilmesi hakkında  bilgi edinme süreci olarak tanımlanabilir. Türkiye’de  geleneksel  eğitim literatüründe “teftiş” terimi kullanılırken zaman zaman “denetim” teriminin de kullanıldığı görülmektedir. Esasen bu iki terimin kullanımında bir karışıklık mevcuttur.  Bazılarına göre denetim (audit)  daha ziyade kontrol anlamında  kullanılsa da teftiş (inspection) mesleki bir işlev ve disiplin olarak kullanılmaktadır (Örenay, 2012). Oysa özünde bu iki terim eşanlamlıdır; teftişin Türkçe karşılığı denetimdir. Benzer olarak denetimin eski dildeki karşılığı teftiştir.  Dolayısıyla her iki terim de aynı anlam ve işleve sahiptir. Bu çalışmada eğitim literatürü geleneksel anlayışına uygunluğu nedeniyle teftiş terimi tercih edilmiştir.

Teftiş bir ölçüde kalite sınaması aracıdır. Bu anlamda teftiş, üretim sürecinde ürünün belli standartların tutturulması, ürün tüketicisinin  beklentilerinin karşılanmasını saptama sürecidir.  Bu doğrultuda tarihsel olarak kalite kavramlarının denetim (inspection),  kalite kontrolü(quality control) , kalite güvencesi (qualirt insurance) ve toplam kalite yönetimi (Total quality management) şeklinde  evrildiği görülür. Bu sıralamada teftiş sürecinin çağdaşlığını gösterme bakımından bir hiyerarşi de mevcuttur.  İnspection olarak teftiş aşağıda eğitim teftişinde açıklanmaktadır.  Kalite kontrolü standarda uymayan ürünün fark edilip yok edilmesini; dolayısıyla standarda uyulup uyulmadığı kararının alınmasını gerektirir. Kalite güvencesi, genelde süreç öncesi ve süreç anındaki kontrolü ifade eder; hatasız ürün elde etme amacını taşır. Toplam kalite yönetimi ise kalite güvencesi kavramını da içeren bir kalite kültürü oluşturmayı hedefler. Bu kültürde ürün standart ve tekniklerinin oluşturulması, ürün kalitesi için üretim sürecinin her aşamasında denetim yapılması,  çalışanların sürekli geliştirilmesi esas alınır (Balcı, 2014). Teftiş esasen bir ölçme ve değerlendirme sürecidir. Ölçme yapılan etkinliğe ilişkin gerekli verilerin toplanması süreci iken, değerlendirme ölçme sonuçları –veriler üzerinde belli ölçüt ya da standartlara göre başarılı, başarısız, geçer, kalır, iyi, kötü gibi karar verilmesi sürecidir. Teftiş özünde bir yönetim sürecidir de, diğer bir deyişle yöneticilerin temel işlevlerinden biridir. 

            Eğitimde teftiş kavramındaki  gelişmeyi bir ölçüde kalite kavramları hiyerarşisiyle ilişkilendirerek iki kategoride toplamak mümkündür. Bunlar, geleneksel kontrol odaklı teftiş (inspection)  ve çağdaş geliştirme odaklı  teftiş (supervision)dir. Kontrol odaklı teftiş  anlayışında etkinliğin ve bu etkinliği yapanların performanslarının  haber vermeden baskın niteliğinde gelip denetlenmesi asıldır. Bu anlayışta etkinlikte bulunanlara güvenmeme, onların gerçek durumlarını saklayabileceklerine inanma, haber verilmezse gerçek durumun görülebileceği düşüncesi hakimdir. Bu anlayışta ayrıca sadece süreç sonucu etkinliğin değerlendirilerek standart altı ürün ya da performansın saptanması ve bunların yok edilmesi vardır. Dolayısıyla üretimin son aşaması olan ürünün değerlendirilmesi söz konusu olduğundan, standart altı ürün ya da performansın yok edilmesini öngördüğünden insangücü ve üretim kaynaklarında bir israf da söz konusudur. Öte yandan çağdaş gelişme odaklı  teftiş(supervision) anlayışında ürünün ve ürünü üretenlerin geliştirilmesi anlayışı egemendir. Bir anlamda üretim sürecinde son aşama olan ürünün değerlendirmesi yerine her aşamasında değerlendirilmeyi öngören toplam kalite yönetimi anlayışı esas alınır. Eğitim ve öğretim söz konusu olduğunda bu anlamda teftiş, öğretimin her aşamasında süreç boyunca üretim üreticilerinin performanslarının geliştirilmesine yardım etme sürecidir. Görüleceği üzere gelişme odaklı teftişte rehberlik, danışmanlık, liderlik, araştırmacılık kavramları önemlidir. Bu da eğitim müfettişlerinin bu kavramları odağa alan bir formasyona sahip olmasını  gerekli kılar.  Öte yandan Ülkemiz teftiş sistemine göz atıldığında şaşırtıcı nitelikte git gellerin olduğunu görmekteyiz. 

Eğitim müfettişliği kurumunun taşra yapılanmasının temelleri 1913’e kadar gerilere  gitmektedir. Son yapısal değşiklikler satır başlarıyla şöyle betimlenebilir: 2011 yılında çıkarılan  652 sayılı KHK ile Teftiş Kurulu Başkanlığı Rehberlik ve Denetim Başkanlığına dönüştürülmüş, Bakanlık müfettişi olan Bakanlık merkez müfettişlerinin unvanı  da milli eğitim denetçisi olarak değiştirilmiştir. Öte yandan   taşra teşkilatında denetim görevlerini yürüten eğitim müfettişleri başkanlıkları ise eğitim denetmenleri başkanlıklarına dönüştürülmüş; il milli eğitim müdürlüklerinde görev yapan ilköğretim müfettişlerinin (2010 öncesinde eğitim müfettişi) unvanları da il eğitim denetmeni olarak belirlenmiştir. 2014 yılında yürürlüğe giren 6528 sayılı Kanun ile Bakanlık maarif müfettişliği ile il  maarif müfettişliği birleştirilmiş; Rehberlik ve Denetim Başkanlığı adı korunmuş ancak merkez teşkilatında görevli müfettişlerin unvanı  maarif müfettişi olarak değiştirilmiştir. Eğitim denetmenleri başkanlıkları maarif müfettişleri başkanlıklarına dönüştürülerek bu birimlerde görevli müfettişlerin unvanları maarif müfettişi olarak değiştirilmiştir. 2016 yılında çıkarılan  6764 sayılı Kanun ile Bakanlık maarif müfettişliği ile il  maarif müfettişliği yeniden ayrılmış; Merkez Örgütünde Teftiş Kurulu Başkanlığı yeniden oluşturulmuş ve bu birimde Bakanlık maarif müfettişleri görevlendirilmiştir. İl milli eğitim müdürlüklerindeki maarif müfettişleri başkanlıkları kaldırılmış, buralarda görev yapan maarif müfettişleri kadroları da şahsa bağlı hale getirilmiş, denetim görevleri sona ermiştir. Bu Kanun ile okullardaki ders denetimi görevi okul müdürlerine bırakılmıştır. Bakanlık müfettişleri sadece şikâyet olması durumunda mucipli denetim yapabileceklerdir.

Bu Kanun (6764 sayılı)   gereği  okul müdürleri artık ilköğretim müfettişlerinin rollerini de yapacaklardır.  Bir anlamda öğretmenlere yakın olmaları, onlardaki değişme ve gelişmeleri yakınen izleme olanaklarının olması nedeniyle  okul müdürlerinin bu rolleri yapmaları mantıklı görülebilir. Ne var ki okul müdürlerinin bu rolleri oynayabilecek yeterliğe sahip oldukları söylenebilir mi? Zira okul müdürlerimizin profili, bunun pek de söylenemeyeceğini göstermektedir. Araştırmaya göre denetimin niteliği ve verimliliği dikkate alınmadan sınıf denetimlerinin okul müdürlerine  bırakılması, maarif müfettişleri tarafından doğru bir hareket olarak görülmemektedir (Kurum ve Çınkır, (2017). Tonbul ve Baysülen (2017) tarafından yapılan bir araştırma da müdürlerin mevcut yeterlilikleri ve nitelikleri göz önünde bulundurulduğunda onlar tarafından yapılan sınıf denetimleri,  sadece müfettişler ve öğretmenler tarafından değil, müdürlerin kendileri tarafından da doğru kabul edilmemektedir. Zira okul müdürleri bu süre zarfında sahada bir eğitim almamış ve nadiren sınıf denetimleri yapmıştır; ayrıca da sınıf denetimleri öğretmenler tarafından etkisiz bulunmuştur.  06 Temmuz 2021 tarih ve 31533 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi de  okul müdürlerinin bu rolleri (rehberlik, işbaşında yetiştirme, denetim, değerlendirme, inceleme, araştırma ve soruşturma rolleri)  oynamadaki başarısızlığının kanıtı gibidir. Kararname, il milli eğitim müdürlüklerine rehberlik, işbaşında yetiştirme, denetim, değerlendirme, inceleme, araştırma ve soruşturma hizmetlerini yürütmek üzere eğitim müfettişi ve yardımcısı atayabileceklerini öngörmektedir. Bu gelişme bir ölçüde geçmişte  tedavülden kaldırılan değişik adlarla anılan  ilköğretim müfettişliği kurumunun yeniden ihdasını öngördüğü biçiminde yorumlanabilir. İlk bakışta bu güzel bir gelişme olarak değerlendirilebilir; ne var ki başarılı olacağı konusunda aynı şeyleri  söylemek pek mümkün değil. Zira asıl olan bu pozisyonlara atanacakların gerekli liyakata, ehliyete  tecrübeye sahip olmasıdır. Diğer bir deyişle mesele insan faktörüne dayanmaktadır. Bu sağlanmadığı sürece eğitim müfettişlerinin  başarılı olacağından söz edilemez.  Bir de Kararnamede eğitim müfettişleri “…istihdam edilebilir” denmekte, bu da ilgililere gerek duyarlarsa eğitim müfettişi veya yardımcısı atayabileceklerini ifade etmektedir. Bu yüzden Kararnamede “…istihdam edeceklerdir” ibaresinin yer alması anlamlı olurdu. Kararnamede bir gelişme de geleneksel Bakanlık müfettişleri, ilköğretim müfettişlerinin statü farklılıklarının giderilmesi, öteden beri Bakanlık müfettişlerinin sahip olduğu statü ve özlük haklarının eğitim müfettişlerine de tanınması önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

        Ülkemizde ne yazık ki özellikle de kamuda,  sürekli yapısal değişikliklere gidilmektedir; bu durum çoğu kere  arzu edileni sağlamamaktadır. Zira bir  değişikliğin gerektirdiği niteliklerin çalışanlara kazandırılması, hem de getirilen değişiklik ya da iyileştirmenin başarı değerlendirmesi, bu değişikliğin belli bir süre kalıcılığını gerektirmektedir. Bir nokta da “neden sık değişikliğe gidiliyor?” sorusuna yanıt bulmaktır. Belki de  yanıt, getirilen değişiklik ya da iyileştirmenin gereğince tartışılmadan hızla kabul edilip uygulanması olabilir. Ülke kaynaklarının özellikle de insan çabasının israf edilmemesi için getirilecek değişme ve iyileştirmeler enine boyuna ilgili tüm kesimlerce tartışılmalı,  sonrasında uygulamaya konulmalıdır.  

Yararlanılan Kaynaklar

Balcı A. (2008). Örgütsel Gelişme. Kuram ve Uygulama. 4. Basım. Ankara: PEGEM A yayını.

Kurum, G.ve Çınkır, Ş. (2017).  Marriage Made in Hell: Views of Education Supervisors on the Unification of Education Supervision in Turkey, Education and Science, 42 (192), 35-57

Örenay, (2012 ). Teftiş Ve Denetim Kavramları Ve Denetiminin Yeniden Yapılanması. Denetişim Dergisi, 92-94.

Millî Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun. Kanun No. 6528 Kabul Tarihi: 1/3/2014.  14. 03. 2014 tarih ve 28941 sayılı Resi Gazete.

Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun. Kanun no 6764.  09 .12. 2016 tarih ve 29913 sayılı Resmi Gazete

Millî Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği  20.08.2017 Tarih Ve 30160  Sayılı Resmî Gazetede Yayımlanan  Millî Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği

24/5/2014 tarihli ve 29009 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Denetim Başkanlığı ile Maarif Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliği

Tonbul, Y., & Baysülen, E. (2017). Ders denetimi ile ilgili yönetmelik değişikliğinin maarif müfettişlerinin, okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin görüşleri açısından değerlendirilmesi [An evaluation of the course supervision regulation according to the views of supervisors, teachers and principals]. İlköğretim Online, 16(1), 299-311.

 

 

 

Yorumlar

  1. Ben 1997 yılında öğretmenliğe başladığım da müfettişler sene başında gelip sınıfın mevcut durumunu tespit eder, notlarını alır, gerekli gördükleri konularda öğretmene rehberlik ederlerdi. Sene sonunda ise Teftiş ederlerdi. Böylelikle öğrencideki gelişmeyi veya öğretmenin performansını büyük ölçüde gözlemleyebilir lerdi. Bu arada ilköğretim müfettişleri ikinci bir üniversite okumuşlardı. Örneğin sınıf öğretmenliğinden mezun olup öğretmenlik yaparken daha sonra eğitim programları ve öğretim veya eğitim yönetimi ve denetimi alanında lisans eğitimi görmüşlerdi. Bu müfettişlerden çok şey öğrendik. Yetkileri de vardı. Ama daha sonra ikinci bir lisans eğitimi aranmadan Sınavla müfettiş yardımcılığına doğrudan atama yapılıp iş başında yetiştirilmeleri amaçlandı.
    Bundan istenen verim alınamadı. Zamanla müfettişlik işlevsiz hale geldi. Tabii bu söylediklerim ilköğretim müfettişleri için geçerli. Özellikle teftişin kaldırılmasına yakın son 7-8 yılda diyebilirim hiçbir anlamı kalmamıştı. Şunu her zaman ve her yerde İddia ederim ki öğretmeni teftiş edecek müfettişin pedagojik formasyonu, alan bilgisi, genel kültürü ve denetim bilgisi öğretmenden daha fazla olmalıdır. Bunlar olmadan yapılacak teftişin çok da anlamı olmayacaktır. Ancak dostlar alışverişte görsün hesabı türünden bir teftiş olacaktır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

BLOG 13 ELEŞTİREL DÜŞÜNMENİN ÖĞRENİLMESİ VE ÖĞRETİMİ- II

EŞİK KAVRAMLARI VE LİDERLİĞİN ÖĞRENİLMESİ

SINIFTA DİJİTAL ARAÇLARIN KULLANILMASI TARTIŞMALARI