DAVİD KOLB'UN YÖNETİMİN YAŞANTISAL ÖĞRENİLMESİ MODELİ
DAVİD KOLB’UN YÖNETİMİN YAŞANTISAL ÖĞRENİLMESİ MODELİ
Prof. Dr. Ali Balcı
Giriş
Ülkemizde
kamu yönetimi, özelde de eğitim yönetimi ne yazık ki bir uzmanlık, bir meslek
olarak kabul edilmemektedir. Ancak siyasal bilgiler fakülteleri, işletme
fakülteleri, iktisadi ve ticari bilimler fakülteleri, iş yönetimi
fakültelerinde kamu yönetimi, eğitim
bilimleri ve eğitim fakültelerinde de eğitim yönetimi programları
bulunmaktadır. Bu çalışmada konu edilen
eğitim yönetimi programlarında öğrenciye yönetim nosyon ve becerileri kazandırmak üzere eğitim yönetimi, okul
yönetimi, eğitim teftişi, eğitim planlaması, eğitim ekonomisi, örgütsel
davranış, eğitim hukuku gibi dersler verilmektedir. Ne var ki akademiyadaki formel
eğitim yönetimi programlarının öğrencilere pratikte gerekli yönetim nosyonu ve
becerilerini kazandırmada yetersiz kaldığı eleştirisi, ayrıca da özellikle de yetişkinlerin mesleklerini
büyük ölçüde işte iş içinde deneyimleyerek öğrendikleri görüşü alternatif
yönetici yetiştirme yaklaşımlarının geliştirilmesine yol açmıştır. Bu
yaklaşımlar arasında Kolb’un Yönetimin Yaşantısal Öğrenilmesi Modelinin
(Experiential Management Learnin Model) güçlü
taraftarları olduğu görülmektedir. Bu modelin özünde, yönetimin ve liderliğin öğretilemeyeceği;
ancak öğrenilebileceği (Fallon Taylor, 2015) anlayışı vardır. David A. Kolb’un Dört Yönetimi Öğrenme Stili aşağıda tartışılmaktadır.
Yaşantısal Öğrenme Modeli
Kolb, bireyin öğrenmesini, özelde de yönetimi öğrenmesini geliştirdiği “Yaşantısal Öğrenme Modeli (YÖM)” ile açıklamaktadır. Kolb, YÖM’ü, John Dewey, Kurt Lewin ve Jean Piaget gibi büyük kuramcıların düşüncelerinden etkilenerek geliştirmiştir. YÖM öğrenmeyi, bilginin kavranması (grasping) ve dönüştürülmesi (transformation) ürünü olarak tanımlamaktadır. Daha açık bir ifadeyle öğrenme, deneyimin- deneyimlemenin dönüştürülmesi yoluyla bilginin elde edildiği bir süreçtir. Deneyimin bilgiye dönüştürülmesi için pek tabii ki tutulması, incelenmesi, analiz edilmesi, düşünülmesi ve kabul ya da reddedilmesi gerekmektedir (Aitchison ve Graham, 1989). Görülebileceği gibi, deneyimden öğrenme, bilişsel, yapılandırmacı ve duyuşsal boyutları içeren birbirini tamamlayıcı işlevleri içermektedir. Kolb (1975), deneyimden öğrenmeyi, bir öğrenme döngüsü olarak açıklamaktadır. Deneyimsel öğrenme döngüsü, her insanın belirli bir öğrenme stiline sahip olduğu ve dolayısıyla deneyimsel öğrenmenin belirli aşamalarında baskın olduğu fikrine dayanır. Örneğin, bazı öğrenciler ıraksak öğrenme stilinde ve somut deneyimleme ve yansıtıcı gözlem aşamasında daha baskın olurken, diğerleri yakınsak öğrenme stilinde ve soyut kavramsallaştırma ve aktif deneyimlemede daha baskın olabilirler.
YÖM öğrenmeyi, bir deneyimin yeni kavramlara, sonuçta yeni deneyimlere yol açtığı bir döngü olarak öngörür. YÖM öğrenmeyi özünde iki diyalektik boyuta dayandırır. Birinci boyut kavrama modu olarak bilinir ve somut (concrete) deneyimleme ve soyut kavramlaştırmayı öngörür. İkinci boyut ise dönüştürme modu olarak adlandırılır ve yansıtıcı (reflective) gözlem ve aktif deneyimlemeyi(experimentation) öngörür. Diğer bir deyişle birinci boyutta olayların somut deneyimlenmesi bir uçta soyut kavramlaştırması diğer uçtadır. İkinci boyutta ise yansıtıcı gözlem bir uçta aktif deneyimleme diğer uçtadır. Bu iki boyut öğrenmeyi dört aşamalı bir döngü olarak önermektedir (Şekil. 1).
Şekil
1. YÖM’de Öğrenme Boyutları, Öğrenme Düzeyleri ve Bireysel Öğrenme Stilleri
Bu bağlamda bir bireyin bireysel öğrenme aşaması, bu iki diyalektik boyut tarafından kararlaştırılır. Bu öğrenme başlangıçta uzmanlaşmış ve sınırlı öğrenmedir. Yetişkin öğrenmesin ve gelişmesinin uzmanlaşmış bir biçimden bütünleşmiş (holistic) şekle doğru hareket etmesi paralelinde sofistike öğrenme de uzmanlıktan bütünleşmeye doğru olur. Bütünleşmiş öğrenme, esasen dört öğrenme modu arasında oluşan yaratıcı gerilimi içeren bir süreçtir. Diğer bir deyişle öğrenmede sofistike gelişme ve yaratıcı uyum, iki diyalektik boyuttaki deneyimleme/kavramlaştırma ve yansıtma/ eylemde bulunmanın birleştirilmesinden oluşur (Mainemelis, Boyatzis ve Kolb, 2002 ).
YÖM’de Öğrenme Düzey ya da Aşamaları
YÖM’ün dairesel döngüsü Şekil 1’de gösterilmiştir.
Görüldüğü üzere bu modele göre öğrenme, dört aşamalı bir döngüdür. Anlık somut deneyimleme (tecrübe) gözlem ve yansıtmanın temelidir. Somut deneyimlemelerin gözlemlenmesi ve yansıtma, yeni eylemlere yol açan yeni implikasyonların-hipotezlerin dedüksiyon yoluyla üretilmesini ( soyut kavramların elde edilmesi) sağlar. Bu implikasyonlar ya da hipotezler yeni deneyimlemelere yol açan eylemlere rehberlik ederler ( aktif deneyimleme). Bu bağlamda öğrenci etkili bir öğrenme için dört tür yeteneğe (ability) ihtiyaç duyar: Somut deneyimleme yetenekleri, yansıtıcı gözlem yetenekleri, soyut kavramlaştırma yetenekleri ve aktif deneyleme yetenekleri. Böylece öğrenme sürecinde birey aktör olmaktan gözlemci olmaya, spesifik katılımcı olmaktan (involvement) genel analitik ayrılmaya çeşitli derecelerde hareket eder. Çoğu psikoloğa göre somut/ soyut boyut temel boyuttur; zira bilişsel büyüme ve öğrenme bu boyutta oluşur. Bu dört öğrenme düzeyi ya da aşaması ve gerektirdiği yetenekler ve örnekleri aşağıda kısaca açıklanmaktadır.
Somutluk ve somut deneyimleme yetenekleri. Somutluk, bir ölçüde soyutlama yeteneklerinin yokluğunu gösterir. Somutlukta bireyin anlık deneyimlemelerinin baskınlığı vardır. Somut deneyimleme, yeni bir deneyim veya durumla karşılaşılması veya mevcut deneyimin yeniden yorumlanmasıdır. Somut deneyimde, öğrencilerin durumlara kişisel duyuşsal katılımı (affective domain) asıldır. Öğrenciler düşünmekten çok hissederek kişisel deneyimlerinden öğrenirler. Diğer bir deyişle öğrenci problemlere ve durumlara sistematik bir yaklaşımdan çok duygularına güvenerek yaklaşır. Bu öğrenme durumunda öğrenci, açık fikirli olma ve değişime uyum sağlama yeteneğine güvenir. Örneğin, genç bir insanın ilk kez bir iş görüşmesi yaşantısı-deneyimlemesi böyledir.
Yansıtma ve yansıtıcı gözlem yetenekleri. Yansıtma, büyük ölçüde bellekte toplanan kanıtlara dayalı genel ilkelerin veya kuralların aranmasıdır. Yansıtma, bir deneyimleme ile ilgili olası cevapları, yeni soruları ve olası cevapları destekleyen kanıtları aramaktır. Yansıtma, kendimize ait belirli bir algının, anlamın veya davranışın ya da görme, düşünme veya hareket etme alışkanlıklarımızın farkında olma eylemidir. Yansıtıcı gözlemin (reflective observation) ana adımları şöyledir (Mezirow, 1981:
- Gözlemleme ve seçme,
- Düşünme ve yorumlama,
- Tutumları ve değerleri algılama,
- Kavramlar ve teoriler geliştirme
Görüldüğü üzere yansıtıcı gözlemde; yeni eylem ve eylem yolları aracılığıyla bir durumdan yeni anlamlar keşfetme, fikirleri ve durumları dikkatlice gözlemleme ve tarafsız bir şekilde tanımlama ve neyin doğru olduğu veya olayların nasıl gerçekleştiği ile ilgili bir endişe duyma ve odaklanılacak deneyimleri, kaygı ve ilgiye göre silmek, çarpıtmak veya aşırı genellemek için seçme vardır. Yansıtıcı gözlem özetle ; deneyimleri yorumlama, deneyim mesajlarını düzenleme ve yeniden kodlama (şeyleri birbirine bağlama, anlamlı bir şekilde bir araya getirme, bu tür şeyleri ilişkiler, nedensellik ve insan yaşamının şekli ve anlamı açısından görme) ve yeni fikirler ve bilgilerle ilgili olarak önceki deneyimleri yansıtma olarak ifade edilebilir. Daha da kısa olarak yansıtıcı gözlem; durumların ve fikirlerin anlamını ve bunların etkilerini sezme, farklı perspektiflerden bakma ve farklı bakış açılarını takdir etme ve gözlemlere kişisel anlam verme olarak ifade edilebilir.
Soyutlama ve soyutlama yetenekleri. Soyutlama; egoyu dış dünyadan ya da içsel deneyimden ayırabilme (paranteze alma da denebilir); bireyin eyleminden sorumlu olması ve sorumluluğunu sözlendirmesi; bir durumun bir boyutundan diğerine yansıtıcı olarak değişme göstermesi; ortak zenginlikleri yansıtıcı olarak kavrama gibi yollarla geliştirilebilir. Bir öğrenci, kavramları sınıflandırmaya ve olaylar hakkında sonuçlar oluşturmaya başladığında, yansıtıcı gözlemden soyut kavramsallaştırmaya geçiyor demektir. Bu, öğrencinin deneyimini yorumlamasını ve kavram üzerindeki mevcut anlayışlarıyla karşılaştırmalar yapmasını gerektirir. Takdir edilir ki soyut kavramlar, somut örneklerin veya duyularla deneyimleyebileceğiniz şeylerin zıddıdır. Somut örnekler, net tanımları olan somut şeyler iken, somut örneklerin tersi, aşk, nefret, arkadaşlık gibi soyut kavramlardır. Soyutlamada bu şeylerin var olduğu; ancak somut olmadıkları ve uygulamalarının ne zaman ve nasıl kullanıldıklarına bağlı olarak değişebilir olduğu bilinir. Soyut kavramsallaştırma ayrıca belirli bir somut örnekten farklı fikirler ve kuramlar oluşturmak için kanıt kullanmak anlamına gelir. Kısaca soyut kavramlaştırma, deneyimden öğrenmede düşünmeyi veya kavramsallaştırmayı içeren bir öğrenme yeteneği veya modudur. Bu bir kişinin fikirlerinin mantıksal analizini yaptığı ve gözlemlerini açıklamaya yardımcı olacak teoriler oluşturduğu öğrenme aşamasıdır.
Aktif deneyimleme (active experiment) ve aktif deneyimleme yetenekleri. Aktif deneyimleme, problemlerin çözülmesine veya karar verilmesine yardımcı olmak için model ya da teorilerin kullanıldığı öğrenme aşamasıdır. Aktif deneyimleme, yaparak öğrenmedir. Öğrenci, soyut kavramlaştırma ile yeni edindiği içgörüyü daha açık olarak hipotezi, gerçek dünyada uygular veya test eder. Diğer bir deyişle bu öğrenme düzeyi , öğrencinin öğrenmenin önceki aşamalarından ürettiği hipotezini sınaması aşamasıdır. Bu sınama öğrenmenin kendisidir, döngünün yeniden başladığı yeni bir deneyimdir.
Döngüsel öğrenme modelinde soyutlama iyi, somutluk kötü değildir; asıl olan yaratıcı öğrenmedir. Yaratıcı öğrenme yeni deneyimleme yapabilme, önceki soyut kavramların sınırlamalarını besleyebilmektir.
YÖM’ün öğrenme döngüsünü test etmek bağlamında uzmanlaşmış ve dengeli öğrenme ile ilgili geliştirilen hipotezleri sınamak üzere Öğrenme Stilleri Envanteri, Uyumcu (adaptive) Stil Envanteri ve Öğrenme Becerileri Envanteri olmak üzere üç ölçme aracı uygulanmıştır. Çalışma 198 yarı zamanlı ve tam zamanlı MBA öğrencisi üzerinde yapılmıştır. Deneyimleme ve kavramlaştırmayı dengeleyen öğrenmenin, öğrenme bağlamlarının deneyimleme ve kavramlaştırmasını sağlayıcı uyumcu esnekliği yüksek düzeyde gösterdiği tespit edilmiştir. Deneyimlemede uzmanlaşmış öğrenmenin kişilerarası ilişkilerde yüksek düzeyde beceri kazandırırken analitik becerilerde düşük düzeyde beceri kazandırdığı tespit edilmiştir. Buna karşın kavramlaştırmada uzmanlığın bunun tam tersini ortaya koyduğu tespit edilmiştir. Öte yandan yansıtma/ eylem uzmanlaşmış ve dengeli öğrenme stilleri tutarlı bir sonuç vermemiştir ( Mainemelis, Boyatzis ve Kolb, 2002 ).
Bir araştırmada yansıtmada, aktif içsel fantazisi olan çocukların olmayan çocuklara göre uzun dönemli eylemlerde daha yetenekli olduğu tespit edilmiştir (Singer, 1968, in Kolb, 1975). Kağan ve diğ. (1964, in Kolb, 1975)) yeni öğrenme durumlarına daha aktif yönelimli olanların yansıtmada ve sonunda analitik becerilerde başarılı olduğunu bulmuşlardır. İkinci diyalektik boyutta bireyin hipotezleri aktif testi ile toplanan verilerin yansıtıcı yorumu mümkün olmaktadır (Kolb, 1975).
Bireysel Öğrenme Stilleri
YÖM’ün öngördüğü dört öğrenme stili Şekil 1’de gösterilmiştir.
Ayrılmacı- Iraksak (Diverging) stil. Bu stilde hissetme ve izleme asıldır. Bu düşüncede baskın öğrenciler, olaylara benzersiz ya da farklı bir bakış açısıyla bakarlar; yapmak yerine izlemek isterler ve ayrıca güçlü bir hayal etme kapasitesine sahiptirler. Bu öğrenciler genellikle gruplar halinde çalışmayı tercih ederler, kültürlere ve insanlara geniş ilgi gösterirler. Bu öğrenciler genellikle somut öğrenmeye ve yansıtıcı gözleme odaklanırlar; yapmadan önce durumu gözlemlemek ve görmek isterler.
Asimile edici(assimilator) stil. Bu öğrenme stilinde düşünme ve izleme (watch) baskın; net bilgi edinme asıldır. Bu stili tercih eden öğrenciler insanlardan çok kavramlara odaklanır; analitik modelleri kullanarak keşfederler. Bu öğrenciler, soyut kavramsallaştırmaya ve yansıtıcı gözleme odaklanırlar.
Birleştirici-yakınsak (Coverging) stil. Bu stilde “düşün ve yap” asıldır. Yakınsak öğrenenler sorunları çözer; öğrendiklerini pratik konulara uygularlar ve teknik görevleri tercih ederler. Ayrıca yeni fikirleri denemeye girişirler ve öğrenmeleri büyük ölçüde soyut kavramsallaştırma ve aktif deneylemeye odaklanır.
Bağdaştırıcı- Uzlaşmacı (Accomodating) stil. Bu stilde “Hisset ve yap” temel güdüleyicidir. Bu öğrenciler pratiği tercih eder; yeni zorluklardan hoşlanır ve sorunları çözmeye yardımcı olmak için sezgiyi kullanırlar. Bu öğrenciler öğrenirken somut öğrenmeyi ve aktif deneyleri kullanırlar.
YÖM’ün Yönetim Eğitimine Uygulanması
Yaşantısal öğrenme döngüsünün dört öğrenme modu daha basit
sözcüklerle somut öğrenme, hissetme (feeling), yansıtıcı gözlem, izleme- (watch), soyut
kavramlaştırma, düşünme (thinking )
ve aktif deneyimleme yapma ( doing) şeklinde ifade edilebilir. Yöneticilerin öğrenme
stilleri üzerinde yapılan bir araştırma;
yöneticilerin tümünün güçlü aktif
deneyimleme becerilerine sahip olduklarını buna karşın yansıtıcı gözlem becerilerinde zayıf olduklarını
ortaya koymuştur. Öte yandan
akademisyenlerin öğrenme stili ise bunun
tersini göstermiştir. Diğer bir deyişle akademisyenler aktif deneyimlemede
yetersiz, buna karşın yansıtıcı gözlemde başarılı bulunmuştur. Bu bulgular, öğrenme
stilleri arasındaki boşluğu gidermek üzere yönetici eğitimcilerinin, ilişkililiğe
(relevance) ve bilginin uygulanmasına
yoğunlaşmasını salık vermektedir. Bulgular ayrıca, öğrencilerin, eski kuramları geliştirme, yenilerini inşa
edebilmeleri için deneyimlemelerinin yansıtıcısı sınanmasını yapmak üzere cesaretlendirmesi gerektiğini önermektedir. Yansıtıcı gözlemi teşvikte öğretici, eylemin
yorumcusu olarak pasif “fildişi kulesi” düşünürü durumunda olmalıdır. Zira bu
öğrenmede önemli bir roldür. Yansıtıcı gözlemcilik rolü, iyi özümsenmezse
öğrenme süreci, öğrenci ve öğretmen arasında değer çatışması yaratabilir. Bu bağlamda yönetici eğitiminin, kuramsal analizlerin ya da ilişkili örnek olay problemlerinin tartışılmasıyla
gelişme göstereceği söylenebilir. Diğer bir deyişle gelişme bilim insanı ve
pratik öğrenme stillerinin
bütünleştirilmesiyle olur. Bunu yaşantısal öğrenme modelinin sınıfta uygulanması sağlayabilir. Özetle
yaşantısal öğrenmede öğretici ve öğrencinin
birlikte kendi öğrenme stillerine
göre yorum yapması beklenir. Öğretici bu öğrenmede kolaylaştırıcı roldedir;
öğrencinin kişisel ve anlık (immediate) fenomeni deneyimlemesine yardımcı olur; öğrenciye gözlem şemaları ve perspektifler sunabilir.
Öğretici öğrencinin kavramlardan dedüksiyon yapmasına ve onları yeniden deneyimlemesine yardımcı olmalıdır.
Sonuç
Bu çalışmadan aşağıdaki çıkarımlara gitmek mümkündür.
Yönetim öğrenilebilir bir süreçtir; sanıldığının aksine yönetim öğretilemez; ancak öğrenilebilir.
Bu çalışmaya konu olan eğitim yönetiminin öğrenilmesi özelinde akademiyada lisansüstü programlarda verilen girişte söz edile dersler elbette önemli; ancak bu derslerin nasıl işlendiği; öğrencilerin bu derslere konu olan kavram ve olguları nasıl öğrenmeye çalıştığı, öğretim üyelerinin de öğrencilerin bu kavramları sonuçta da eğitim yönetimini öğrenmesine nasıl yardımcı oldukları çok daha önemli görülmektedir.
Literatür öteden beri üniversite ve fakültelerde öğrencinin eğitim yönetimini öğrenmesi amacıyla genelde lisansüstü formel programlar uygulandığını göstermektedir. Ancak bu programların eğitim yönetimini daha özelde okul yönetimi nosyon ve becerilerini kazandırmada beklenen yararı göstermediği hatta yetersiz kaldığı eleştirileri öteden beri yapılmaktadır. Bu bağlamda öğrencinin eğitim yönetimini öğrenmesini sağlamak üzere alternatif eğitim ve okul yönetimi programları düzenlenmiştir. Bu çalışmaya konu edilen Kolb’un YÖM’ünün çok taraftarı olduğu görülmektedir.
YÖM’de özet olarak yaparak, katılarak, yaşayarak yönetimin öğrenilmesi söz konusudur. YÖM’de fiilen-yaşantısal olarak eğitim yönetiminin öğrenilmesi için öğrencinin dört öğrenme düzeyini ve bireysel olarak kendi öğrenme stilini çok iyi tespit edip özümsemesi gereklidir. Pek tabii ki öğrencinin öğrenme döngüsünün dört öğrenme düzeyinin birleştirilmesi sonucu oluşan birleştirilmiş-sofistike öğrenmeyi pratikte uygulayabilmesi beklenen hedeftir. Benzer olarak öğretim üyesinin de hem öğretim düzeyleri hem de bireysel öğrenme stilleri konusunda yeterli olmalı ki öğrencinin yönetimin dört öğrenme düzeyini ve öğrenme stillerini özümsemesine yardımcı olabilsin.
YÖM’ün öngördüğü dört öğrenme düzeyini öğrencinin öğrenmesine yardımcı olmak üzere vızıltı oturumları, küçük grup çalışmaları, örnek olay çalışmaları, beyin fırtınası, nominal grup, balık kılçığı gibi teknikler sınıfta uygulanabilir. Hedef öğrencinin dört öğrenme düzeyinin gerektirdiği becerileri ( deneyimleme becerileri, yansıtıcı gözlem becerileri, soyut kavramlaştırma becerileri ve aktif deneyimleme becerileri) pratikte uygulayabilmesine yardımcı olmaktır.
YÖM, yaşantısal öğrenme düzeyleri yanında bireysel öğrenme stillerini de ortaya koymuştur. Bu bağlamda öğrencilerin kendi baskın öğrenme stillerinin farkında olması ve onu geliştirmesi yanında diğer öğrenme stilleri konusunda da kendilerini geliştirmeleri beklenir. Bu doğrultuda öğrenci baskın öğrenme stili dışında diğer öğrenme stillerinde de kendini geliştirebilirse, öğreneceği konuya uygu öğrenme stilini uygulayabilecektir.
Yararlanılan Kaynaklar
Aitchison, P. ve Graham, P. (1981).Crisp pedagogy in C. Criticos (Ed.), Experiential learning in formal and non-formal education, 15, Media Resource Center, University of Natal, Durban, South Africa .
Fallon Taylor, N. (2015). 5 Tips For Teaching Leadership Skills. Business News Daily, Asssistant Editor.
Kolb, D. A. ( 1975). Four Styles of Managerial Learning, in D. T. Hall,., D. D. Bowen, R. J Lewicki ve F. S. Hall. Experiences in Management and Organizational Behavior (206- 212). Chicago, Illinosi: St. Clair Press
Mainemelis, C., Boyatzis, R. E ve Kolb, D. A. (2002). Learning Styles and Adaptive Flexibility Testing Experiential learning Theory. Managemet Learning, 33(1),05-33.
Mezirow, J. (1981) A critical theory of adult learning and education. Adult Education Quarterly, 32, 3-24.
Yorumlar
Yorum Gönder